25 Mayıs 2009 Pazartesi

24 MAYIS SELİM İLERİ'NİN TANITTIĞI YAZAR VE KİTAPLAR

24 Mayıs Selim İlerin'in not defterinden programında bu hafta Yazar Selim İleri, ünlü şaiirimiz Necip Fazıl Kısakürek'in Otel Odaları adlı şiiriyle programına başladı. Programında Prof. Dr. Orhan Okay ünlü şairimiz hakkında kısaca bilgi verdi. Daha sonra yine Necip Fazıl Kısakürek'in Kaldırımlar adlı şiiri ile ilk şöhreti yakaladığını vurguladı.

Necip Fazıl Kısakürek'in ilk şiir denemelerini kendi, ferdi şiirler üzerinden yazmaya başladığından, daha sonra 1939 yılında Çile adlı şiirini çevresi değiştiğinden dolayı bir takım dergiler çıkarmış ve çevresindeki etkilerle mistik ve dini bir havaya büründüğünden etkilenerek yazdığından bahsetti.
1949 yılında siyasi bir havanın içine girmesinden dolayı 1949 yılında yazdığı Sakarya şiiri ile bu üç şiirin Necip Fazıl Kısakürek'in hayatında değişimin olduğu bir süreç olmasından bahsedildi.
Necip Fazıl Kısakürek'in sesiyle Kaldırımlar şiirinden bölümler yayınlandı. Hece dergisinin şairimiz Necip Fazıl Kısakürek üzerinde bir kaynakça çıkardığından bahsedildi.

Tanıttığı bir başka yazar Erendüz Atasü'nün Bilinçle Beden Arasındaki Uzaklık deneme tarzında yazdığı kitabıydı.
Selim İlerinin yıllardır yayınlanmasını beklediği Halide Edip Adıvar'ın Türkiyede Şark , Garp ve Amerikan Tesirleri adlı kitabın basımından tam 60 yıl sonra Can yayınlarından tekrar basılıp yayınlandığından bahsetti.

Bir başka Yazar Tuba Işınsu Durmuş'un Tutsan Elini Ben Fakirin adlı deneme tarzında yazdığı kitabını , Oktay Rıfat'ın Şiir Konuşması adlı roman, öykü sanatı üzerine hatta zaman zaman politika üzerine güncelliğini hala koruyan düzyazılar olduğunu ve kitabın Yapıkredi yayınları tarafından yayınlandığını ifade etti.

Bir başka Yazar Gül İrepoğlu'nun Fiyonklu İstanbul Dürbünü kitabın alt başlığı Giysilerin Penceresinde kitabının tanıtımını yaptı.

Ve Selim İleri porogramını Necip Fazıl Kısakürek'in Kaldırımlar şiiriyle bitirdi
.

17 Mayıs 2009 Pazar

17 MAYIS SELİM İLERİ PROGRAMI

17 mayıs Selim İleri'nin not defterinden programında bu hafta Selim İleri yine İstanbul'un gizemli semtlerinden birini Yeniköy'ü tanıttı.
Yeniköy ile ilgili konuşmasını Ahşap ya da kagir evler yer alırdı. Sonra binalar yer almaya başladı diyerek yeniköyün eski güzelliğini yavaş yavaş kaybetmeye başladığını. Yeniköy börekçisinden sıcacık alınan böreklerin lezzetinin kendisi için öneminden bahsederek sürdürdü. Deniz, deniz taşıtları karşı kıyılar ve yaşadığımız ilk yaz. Yeniköy ile arasında olan bağı anlattı. İstanbulu tanıtan bu küçük film şeklindeki anılarınla ve İstanbul hakkında beslediği yoğun duyguları, anlatış biçimiyle çok severim. Öyle güzel ve dokunaklı anlatır ki, o zamanlarda bulurum kendimi....

Halim Şefik adlı şairimizin Kayıp Şairler kitabından bahsetti.
Hayali Cihan Değer adlı anı kitabını okuyucularına tavsiye etti.
İnci Aral'ın anılar, izler, tutkular kitabının turkuaz yayınevinden yeniden yayınlandığından. Bu kitap içerisinde Selçuk Baran'ın yaşamına, ömrünün sonuna tanıklık ettiği denemesinin yer aldığından
Ayşe Sarısayın'ın Can yayınlarından çıkan Unutulmaz Bir Atlı kitabını ve yazar Ayşe Sarısayın'ının ropörtajıyla bu kitap hakkındaki düşüncelerini, can yayınlarının kurucusu Erdal Öz'ün hayatını anlatmaya çalıştığını vurguladığını ifade etti yazar Ayşe Sarısayın. Erdal Öz'ün 20 yaşlarında yazdığı günlük ve mektuplarını kitap haline getirdiğini belirtti.

Selim İlerinin Unutulmaz Bir Atlı kitap hakkındaki yorumları: Kendisi için bu kitabın bir özelliği olduğunu ve biyografi kitapları genellikle tanışmalarla gerçekleşir. Oysa Ayşe Sarısayın böyle yöntemi tercih etmemiş. Görüştüğü kişilerin yorumlarını da kaleme almış diyerek yorumunu yaptı..

Ülkemizin Eurovizyon şarkı yarışmasına 1975 yılında Semiha Yankı ile katıldığı Seninle Bir Dakika adlı şarkı ile programına renk katmış oldu.
Yaratıclık ve eleştirmenlik hakkında kısaca yorum yaptı. Eleştirinin de aslında biraz da olsa yaratıcılık gerektirdiğinden bahsetti.
Ve, bu konuda yazar ve eleştirmen olan Semih Güneş adlı yazarın yorumlarını yayınladı. Eleştiri yazarının en azından bir okurdan farkı olamadığını, okuyan her kişinin yorum hakkının sınırsız olduğunu, bir yazarın yazılarını eleştirmek için o yazarı çok iyi tanımak ve en az yazdığı yazıları üç kere okumanın gerekli olabileceğini vurguladı yazar ve eleştirmen Semih Güneş.

Sunset Bulvarı filminden fragman sundu.

Başrollerini Merly Streep ve Pierce Brosnan oynadığı Mamma Mia adlı filmin kısa bir gösterimiyle programını bitirdi....

Yazar Selim İleri hayranı olarak okuyucularla ve yazar Selim İleri'yi sevenlerle 17 mayıs programının genel olarak içeriğini paylaşmak istedim.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

2009 EUROVİSİON DA POLİTİKA KAZANDI

18 mayıs tarihinde yayınlanan 2009 eurovision şarkı yarışması finalinde bir gerçek daha ortaya çıktı. Bu güne kadar değişmeyen bir gerçek. O da komşuluk ilişkileri. Bizdeki komşu komşunun külüne muhtaçtır sözü dünya ülkeleri arasında çıkar ve amaç için bir araya geldiklerinde ortak bir noktada buluşmalarına sebep olabilecek kadar gerçek oldu.
Ülkemiz adına dün akşam yayınlanan eurovision şarkı yarışmasının finalini seyrederken bir kez daha olmaz bu kadar dedim. Her ne kadar bu bir şarkı yarışması olsa da burada bir gerçek vardı.
Bütün kuzey ve baltık ülkeleri puanlamada birbirlerine oy verdiler. Buradan yıllardır bilinen ama değişeceğini umduğum bir gerçek daha çıktı. O da Azerbeycan dışında hiç komşumuzun olmamasıydı.

Türkiye, ülkemiz coğrafi bakımdan öyle kritik ve stratejik bir noktada yer alıyor ki, bu sonucu görmem aslında şaşırtıcı olmaması gerekiyordu. Ama, yıllardan beridir tek başına yaşayan bir ülkeyiz. Şöyle bir düşündüm de dünya ülkeleri bir çıkar doğrultusunda hemen ortak bir noktada buluşuyorlar. Bu bir şarkı yarışması olsa bile.

Eurovision şarkı yarışması kuzey, baltık ülkeleri, adriyatik, orta avrupa ve balkan ülkeleri arasında puanlamayla geçti.
Buradan bu sonuç çıkıyor ülkemizin Azerbeycan dan başka bir tek bile dostu yok.
Dört bir tarafımız politika ile sarılmış.
eurovsion şarkı yarışması artık amacından saptı. Eurovision aslında avrupa ülkeleri ebu arasında geçmesi gereken bir şarkı yarışması değil mi? Eurovision müzik yarışmasından çıktı bir politika yarışmasına dönüştü. Yıllardır değişmeyen bir gerçek yine acı gerçekle kaldı. Ve 2009 eurovison da yine politika kazandı.

Ülkemizi yıllardır tek başına komşusu olmadan bu yarışmada azmini sürdürdüğü ve başarısı için kutluyorum.
Norveçin şarkısı güzel di. Birinciliği alması gereken ülkeler arasında yer alıyordu. ama söylediğim gibi Norveç bir baltık ülkesi ve etrafında o kadar çok baltık ve kuzey ülkesi var ki bu sonuç kaçınılmazdı. Norveç kazanmasaydı yine bir baltık ve kuzey ülkesi kazanacaktı.

14 Mayıs 2009 Perşembe

14 MAYIS YEMEKTEYİZ PROGRAMI ASUMAN HANIM

14 mayıs yemekteyiz programını izlerken ilk sahnelerinde duygulanmamak imkansızdı. Yarışmacı Asuman hanımın babası ile ilgili dileği, gözyaşartıcıydı.
14 mayıs yemekteyiz programında bir gerçekle daha karşı karşıya kaldım. Değişmediğini bildiğim ama değişeceğini yıllardan beridir umduğum bir acı gerçek.
Asuman hanımın babasının gözyaşları hangi yüreği dağlamaz ki, Onu ancak onun gibi düşünenler ve onun çektiği sıkıntıları yakından bilenler anlayabilir.
Sağlık sistemimiz, özel sağlık giderlerini karşılamaya yetmiyor ve yetersiz kalıyor. Hatta özel ama zorunlu olan sağlık giderlerini hiç karşılamıyor diyebilirim. Bu konuyu yakından bilen bir kişi olarak.
Sağlık sigortaları özel sağlık adı altında bazı ilaçları ve pansuman ile tedavi edilmesi gereken birçok sağlıkla ilgili malzemeye özel sağlık giderleri diyor. Birçok hasta kişi ve yakını bu giderleri karşılayamıyor veya karşılamakta zorlanıyor.
Bir şeker hastasına (2.tip) sağlık sigortasının verdiği şeker ölçüm stripleri 3 ayda iki kutu, günde bir defa ölçmek üzere veriliyor.Bir kutuda 50 tane şeker ölçüm stribi var. Oysa şeker hastasının her yemekten önce ve sonra mutlaka açlık ve tokluk şekerinin ölçülmesi gerekiyor. Düşünün günde 6 öğün ve sık sık yemek yiyin diyorlar. Bunu açlık ve tokluk şeker ölçümü olarak hesaba katarsak, günde 12 şeker stribine ihtiyacı oluyor. Ya şekeri inişli ve çıkışlı bir şeker hastasıysa. arada ölçülen stripler ne olucak. Sağlık sigortasının verdiği günde bir tane. Bu acı bir gerçek. Üstelik parmak delme çubuklarını dahi karşılamıyor. Bunlar maddi gücü yerinde olmayan insanlar için altından kalkması çok zor sağlık problemleridir.
14 mayıs yemekteyiz programına bir amaç için katılan Asuman hanımın dileğinin gerçekleşmesini diliyorum. Her ne olursa olsun bu programdan kimler ne birincilikler aldı.
Ben bir insanın iyileşip yaşamak istiyorum feryadını duymamazlıktan gelemedim. Bir damla gözyaşı benim için değerlidir. Hele bu hastalık konusunda ise. Kimse de sanmıyorum boşu boşuna televizyon ekranlarına çıkıp özelini paylaşsın.
Ben kendi yakınımın bir gerçeğini paylaştım. Asuman hanımın babasının bağırsak kanamasını gidericek ilacı yurt dışından geliyormuş. Yurt dışından gelen ilaçların bazılarından bir miktar para alınıyor.Karşılama gücü olmayan insanlar için bu zor bir durum.
Yaşamla mücadele veren insanların bir de sağlık sigortalarıyla ilgili problemlerle karşılaşması çok çok üzücü bir durum.
Ülkemiz ve tüm hastalar adına bu sağlıkla ilgili özel giderlerin bir çoğunun özel gider adı altından çıkarılmasını ve zorunlu sağlık gideri adı altında birleştirilmesini diliyorum.
Tüm hastalara geçmiş olsun.....

12 Mayıs 2009 Salı

2009 EUROVİSİON ŞARKI YARIŞMASI YARI FİNAL YORUMLARI


Uzun zaman oldu blog'a birşeyler yazmayalı. Bloğu olan herkes gibi sizlerle paylaşacak o kadar çok konu ve yazılacak yazı var ki, insan bazen ne yazacağını da şaşırıyor. Biraz dinlenmek istedim. Sadece o kadar.

Yıllardır iyi bir Eurovision şarkı yarışması takipçisi olarak 12 mayıs akşamı Rusya da ilk yarı finali yayınlanan Eurovision şarkı yarışması hakkında kendimce birşeyler yazmak istedim.
Yıllardır takipçisiyim. Akşam kendimce gördüğüm hataları paylaşmak istedim.
Son yıllarda bence en kötü sahne düzenine ve ışıklarına sahipti Rusya.
Hadise ülkemiz adına şarkısını seslendirirken sesi yankılı, müzik arka planda kalmış bir vaziyette idi. Hadise nin arkasında dans eden dansçıların ellerini şaklatma sesleri sanki bir düğünde oynarmış havasını veriyordu. Bu sesler beni bir an bu şarkıdan uzaklaştırdı.
Hadise her zamanki gibi formunda idi ama, Rusya nın sahne düzenini beğenmedim.
Şarkıyı söylerken sesi müziğin önüne geçiyor ve sanki müziksiz söylermiş gibi çıplak bir hava veriyordu.
Rusya Hadise nin ve dansçılarının figürlerini çoğunlukla yakın plandan çekmeyi yeğlemedi. Uzak planda kaldı o kalça figürleri.
Dikkat ettim başka ülkelerin şarkıcıları ve dansçılarını yakın plandan çekti.
Sadece sıkı bir eurovision takipçisi olduğum için kendimce bu yanlış diye adlandırdığım olumsuzlukları paylaşmak istedim.
Hadise 2009 Eurovision da iyi bir derece ile gelecek buna eminim. Ama final akşamı bu olumsuzluklar kalkar ve tabiki politika yine işlemezse.

Yarı finali Hadise geçti. Şimdi Hadise ye ülkem ve kendim adına başarılar dilerim.

28 Nisan 2009 Salı

DERYA BAYKAL DERYALI GÜNLER

Bugün izinliyim. İşe gitmedim. Showtv'de 28 nisanda yayınlanan Derya Baykal'ın "Deryalı Günler" programını izleme fırsatı buldum. Çalışıyor olduğum için gündüz televizyon seyretme imkanım olmuyordu.
Derya Baykal'ın Deryalı Günler programını birçok kişiden duyuyordum. Bugün benide yakından ilgilendiren bir konuya rast geldim. Biliyordum Derya Baykal'ın şeker hastası olduğunu. Bir şeker hastasının sağlıklı yaşayabilmesi için neler yapılması ve neler yapması gerektiğini idrak eden bir kişi olarak yakından ilgilenmesi ve halkı bilinçlendirmesi, takdir edilecek konuları ekrana getirmesi önemliydi.
Birçok hastalık konusuna değiniyormuş ama benim rastlama fırsatım olmamıştı.
Günümüzde şeker hastalığının insanlar üzerinde çok hızlı bir şekilde yayılması ve tedavi edilmez ise birçok organda hasar bırakabileceği anlatıldı. Şeker hastalğının çok az olarak genetik ve çoğu çevresel faktörlerden oluşabildiği söylendi. Bunun içine psikoloji, stres ve yaşam standardının sebep olabileceğinden ve yanlış beslenme bozukluklarından dolayı kaynaklandığı anlatıldı.
İnsan vücudunda sinsi veya hızlı ortaya çıkabilen bir hastalık. eğer bir kişi şeker hastalığına yakalanmış ise vücudunda çoğunlukla inişli ve çıkışlı seyreder. Şeker hastalığının inişli ve çıkışlı olması insan vücudunda olumsuz hatta hayatı tehdit edebilecek kadar önemli bir hasara sebep olur.
İnsülin ihtiyacı her şeker hastasının vücut direncine göre değişir.
Fakat kontrol altına alınabilirse uzun yıllar boyu hasta, normal yaşam standardına yakın yaşamına devam edebilir.
Derya Baykal'ın programı her ne kadar kadınların el becerilerine yönelik bir program gibi görünsede, bu tip konulara değinmesi insanları bilinçlendirme açısından önem taşır.

27 Nisan 2009 Pazartesi

DÜŞLEDİĞİMİZ HAYALLERİN HEPSİ

Bir günü daha geride bırakmak üzereyiz. Kimimizin hayalleri gerçekleşti, kimimizin hala askıda.
Şöyle bir düşünüyorumda koskoca gün boyunca yoldan geçen, bir yerlere giden insanları. Hepsinin ortak bir noktası var. Oda sağlıklı yaşamak ve karnını doyurabilecek kadar parası olması.
En büyük amacımız galiba bu. Bütün kederler, sıkıntılar hep bunlar için.
Bunların yanında ya yapamadığımız, gerçekleştiremdiğimiz amaçlarımız varsa. O zaman işte elde bunlarda yoksa o düşlediğimiz hayallerin hepsi bir anda uçup gidiveriyor. Geriye koskaca bir yürek yarası kalıyor.
Cadde boyunca sağlı sollu, aşağı yukarı insanlar yağmur suları gibi oluk oluk akıp gidiyor. Bir yere ulaşmak, gitmek isterken akıllarında hangi düşüncelerle yol alıyorlar, hangi hayalleri kuruyorlar acaba?
Yürürlerken yaşamın ve yaşadıklarının farkına varıyorlar mı acaba? Ya da yanından geçtikleri insanların veya hayvanların ne kadar farkına varabiliyorlar. Hayatlarında geçirdikleri bir günün kendileri için ne kadar önemli olduğunu içlerinde korkusuzca, yarını düşünmeden hissedebiliyorlar mı? Ne umutlarla yol boyunca yürüyorlar, ya da ne çaresizce. Kiminin belki kafasında kurduğu hayali, kiminde ödeyeceği borç var cebinle birlikte düşüncelerinde. Hayat ne kadar garip değil mi?İnsanlara yaşarken aslında bazı ipuçları veriyor. Bu ipuçlarını değerlendirmek yine biz insanlara kalıyor.
Sorular sorular. Cevabı tam olarak bilinmeyen ve bilinmeyecek sorular. Bugünde hayattaki gördüğüm insan manzaralarından bir konu anlatmak istedim. Sadece o kadar....