
Bir fincan köpüklü kahve hatırına başlarız sabah sohbetlerine.
Sabah sabah çoğumuz aç karnına tam olarak uykudan bedenimiz uyanmamış, dinç sağlıklı bir şekilde olmadan başlarız sabah kahvesi adına sohbetlere. Maksat sohbettir. Kahve bahane.....
Önce bir günaydınla, sonra merhabayla başlarız arkadaşlıklara....
Kimdeyse sıra, ağır ağır pişirmeye başlar kırk yıllık hatırı olacak kahvesini.Kimimiz orta şekerli, kimimiz sade, kimimizde boca ederiz şekeri.
Yıllardır süre gelen bir alışkanlık gibi, devam ettirmeye çalışırız bu geleneği....
Neler neler anlatılır.... Neler paylaşılır....
Çoğu anlamsız olur bu konuşmaların. Maksat muhabbet olsun der, dökeriz içimizdeki kurtları.
Koskoca bir gün bekliyordur bizleri. Ertesi sabaha bırakıyoruzdur bugünün bizlerde bırakacağı izleri kahveyle birlikte....
Bazen, medet umarız kahve fallarından, bazen seviniriz, bazen üzülürüz, bazen de merak ederiz.
İnanmakla inanmamak arasında kalırız. Çoğu zaman bakılan kahve fallarında “Aaaaaa” Ayşe Hanım’ın dediği çıktı, ya da Fatma Hanım bilemedi ya.... deyip, yaşamın akışına bırakırız kendimizi.
Aslında biliriz, hayatımızı bir gemi olarak düşünürsek, bu geminin dümenini idare eden ne fal bakanlar, nede baktıranlardır.
Melodi AKÇAY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder