2 Mart 2009 Pazartesi

BİR KADININ ANLATTIKLARI


Bir bayanın geçmişte bana anlattığı düşünceleriyle başlamak istiyorum yazıma.. Demişlerdi ki ona, Anlat içindeki fırtınalar estiren duygularını. Ve o bayan, Nereden başlasam anlatmaya, bir hüzün çıkar karşıma.

Yanlış yapılan evlilik, yanlış eş seçimi, yıllarca süren inişli çıkışlı yollar. Bitmek bilmeyen hüsranlar, acılar.

Yapmak isteyipte yapamadıklarım. Başlamadan biten umutlar.

Hep yarın yaparım dedim. Bir gün arkama dönüp baktığımda, yarın dediğim zaman çoktan gelip geçmişte, o zaman anladım.

Yarın diye bir şey yokmuş. Yapmak istediklerini bugün yapacakmışsın.

Bu sözler evli genç bir bayanın bana bir zamanlar anlattığı bir anektodu da getirdi aklıma. Bir seminerde ona ve iş arkadaşlarına anlatılan hayatla ilgili bir düşünce ve uygulayış biçimi.

İşleri gereği onlara seminerler veriliyormuş. V e semineri sunan kişi, şimdi şu sandalyelere oturun. Önce bir etrafınıza bir bakın bakalım ne görüyorsunuz? Sonra arka tarafınıza bakın bakalım, orada ne görüyorsunuz. Şimdi de bulunduğunuz yere bakın neler görüyorsunuz diye felsefi sorular sormuşlar.

Ve semineri yöneten kişi şimdi bu sorulara bir yeni bir soru eklemiş. Ön tarafınız geçmiş, arka tarafınız gelecek, bulunduğunuz yer şimdiki zaman, bugün olsun... Ve Lütfen ! Bunlara yüzdeli puanlar verin demiş....

Seminerdekilerin çoğu, geçmiş ve geleceğe yüzdeli cevaplar vermişler. Az bir kısım, şimdiki zamana puan vermiş. Ve görevli, cevap kağıtlarına bakınca . Arkadaşlar! Cevap şimdiki zaman olacaktı. Yani bulunduğunuz yer. Size şöyle bir açıklama yapayım. Geçmiş ön tarafınızda yaşadın, gördün ve biliyorsun. Yaşandı bitti. Gelecek arka tarafınızda,yaşamadım, görmedin ve bilmiyorsun. Görmediğin için yarının neler getireceğinden habersizsin... Önemli olan şimdiki bulunduğun zamandır.... diyerek, onları ters bir teoriyle hayattaki düşünceleriyle sınamış...

Melodi AKÇAY




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder